BAŞLIK:
Özel koruma kapsamında yerleşiklik kavramı ve özel/aile hayatına saygı hakkı – Floransa Mahkemesi, Karar No: R.G. 61/2023, Tarih: 30 Nisan 2025
Özet:
Floransa Mahkemesi, 30 Nisan 2025 tarihli ve R.G. 61/2023 sayılı kararıyla, uluslararası koruma talebi açıkça dayanaksız olduğu gerekçesiyle reddedilen bir yabancı vatandaşın başvurusunu kabul etmiş ve kendisine özel koruma amacıyla oturma izni verilmesine karar vermiştir. Karar, başvurucunun İtalya’daki somut sosyal ve mesleki yerleşikliğinin kanıtlanmasına ve 286/1998 sayılı Birleşik Göç Yasası’nın 19. maddesinin 1.1. fıkrasının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadı ışığında yorumlanmasına dayanmaktadır.
Makale Metni:
Floransa Mahkemesi’nin 30 Nisan 2025 tarihli (Dosya No: R.G. 61/2023) kararı, İtalya'daki özel koruma hukukunun evrimini, Avrupa hukuku ve son yasal değişiklikler bağlamında değerlendiren dikkate değer bir içtihattır.
Somut olayda, başvurucu Fas vatandaşıydı ve yaptığı uluslararası koruma başvurusu, “açıkça temelsiz” olduğu gerekçesiyle idari makamlar tarafından reddedilmişti. Dava sürecinde başvurucu, sığınmacı statüsü ve ikincil koruma talebinden feragat ederek yalnızca özel koruma başvurusunda ısrar etmiş ve İtalya’daki sosyal ve mesleki entegrasyonuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmuştur.
Mahkeme, uluslararası koruma konusunda Komisyon’un değerlendirmelerinin artık kesinleşmiş olduğunu göz önünde bulundurarak, değerlendirmesini yalnızca özel koruma koşullarının varlığı üzerine yoğunlaştırmış ve 286/1998 sayılı yasanın 19. maddesinin 1.1. fıkrasına göre koruma gerekliliğini incelemiştir. Bu hükme göre, kişinin özel ve aile hayatını ciddi şekilde ihlal edecekse, sınır dışı edilmesi veya ülkeye alınmaması yasaktır.
Mahkemenin kararında dikkat çeken nokta, “sosyal ve ailevi yerleşiklik” kavramını özel korumanın belirleyici ölçütü olarak kabul etmesidir. Kararda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına, özellikle Narjis/İtalya kararına atıfta bulunularak, geleneksel aile ilişkileri dışında, bireyin sosyal ve mesleki bağlarının da 8. madde kapsamındaki özel hayatın bir parçası olduğu vurgulanmıştır.
Olayda başvurucu, inşaat sektöründe süresiz çıraklık sözleşmesiyle çalışmakta, İtalyanca dil eğitimi ve mesleki kurslara katılmakta ve Floransa toplumuna tam anlamıyla entegre olmuş durumdaydı. Buna karşılık, ülkesine dönüşü halinde benzer bir sosyal entegrasyon mümkün olmayacak, çünkü oradaki toplulukla hiçbir gerçek bağı bulunmamaktaydı.
Mahkeme, kanunun öngördüğü menfaat dengesinin, teorik bir hukuk sistemi karşılaştırmasına değil, başvurucunun İtalya’daki sosyal çevresini kaybetmesinden doğacak somut kırılganlık durumuna dayanması gerektiğini belirtmiştir.
Sonuç olarak, başvurucuya iki yıllık özel koruma oturma izni verilmiş, bu iznin çalışma iznine dönüştürülebilir olduğu belirtilmiş ve yargılama giderleri, duruşma sırasında ortaya çıkan yeni unsurlar nedeniyle karşılıklı olarak mahsup edilmiştir.
Sonuç:
Bu karar, 286/1998 sayılı Göç Yasası’nın 19. maddesinin 1.1. fıkrasına anayasal yorum getiren içtihat çizgisine dâhildir ve entegrasyon ile kişisel yerleşikliğin, klasik uluslararası koruma gerekçelerinin ötesinde, yabancıların korunması için bağımsız ve geçerli temeller oluşturduğunu teyit etmektedir.
Av. Fabio Loscerbo
Göç Hukuku Uzmanı Avukat
www.avvocatofabioloscerbo.it