domenica 18 maggio 2025

Köklü özel hayatın güvencesi olarak özel koruma: Bologna Mahkemesi’nin 23 Nisan 2025 tarihli R.G. 7780/2024 sayılı kararı üzerine bir değerlendirme

Başlık:
Köklü özel hayatın güvencesi olarak özel koruma: Bologna Mahkemesi’nin 23 Nisan 2025 tarihli R.G. 7780/2024 sayılı kararı üzerine bir değerlendirme


Özet:
Bologna Mahkemesi, 23 Nisan 2025 tarihli kararıyla Arnavutluk vatandaşı bir başvurucunun açtığı davayı kabul etmiş ve ona özel koruma amaçlı oturma izni verilmesine hükmetmiştir. Karar, başvurucunun İtalya’daki sosyal ve mesleki entegrasyonunu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi ile korunan "özel hayat" kavramı temelinde değerlendirmiştir. Bu karar, 130/2020 Sayılı Kararname ve 20/2023 Sayılı Kararname’nin geçici hükümleri çerçevesinde, özel korumanın kapsamını belirleyen içtihatlarla uyum içindedir.


1. Giriş
Bologna Mahkemesi’ne sunulan dava, Parma Emniyet Müdürlüğü tarafından 23 Mayıs 2024 tarihinde verilen özel koruma talebinin reddine ilişkindir. Başvuru, 130/2020 Sayılı Kararname ile değiştirilen 286/98 sayılı Kanun’un 19. maddesinin 1.1 fıkrasına dayanılarak yapılmıştır. Mahkeme başvuruyu tam olarak kabul etmiş ve başvurucunun iki yıl süreli, yenilenebilir ve çalışma iznine dönüştürülebilir özel koruma oturma iznine hak kazandığına karar vermiştir.


2. Hukuki çerçeve ve geçici hükümler
Mahkeme, 20/2023 Sayılı Kararname’nin yürürlüğe girmesinden önce yapılan başvurular için önceki yasal düzenlemenin uygulanması gerektiğini, söz konusu kararnameye eklenen 7. maddenin 2. fıkrasına atıfla teyit etmiştir. Bu nedenle, özel hayat ve aile hayatının ihlali riski varsa sınır dışı etmenin yasaklandığı eski 19/1.1 maddesi uygulanmıştır.


3. “Özel hayat” kavramının yargısal yorumu
Mahkeme, İtalyan Yargıtayı ve AİHM içtihatlarına atıfta bulunarak, özel korumanın, önceki insani korumanın evrimleşmiş hali olduğunu vurgulamıştır. “Özel hayat”, yalnızca iş hayatıyla sınırlı değildir; sosyal, kültürel ilişkileri, barınma durumunu ve duygusal bağları da kapsar. Bu yaklaşım, AİHS’nin 8. maddesiyle uyumludur.


4. Sosyal ve mesleki entegrasyonun değerlendirilmesi
Başvurucunun yaklaşık dört yıldır İtalya’da yasal olarak ikamet ettiği, düzenli bir konutta yaşadığı, temizlik sektöründe süresiz iş sözleşmesine sahip olduğu ve aylık 1.000 Euro civarında bir gelir elde ettiği tespit edilmiştir. INPS kayıtları, ekonomik istikrarın güçlendiğini göstermektedir. Başvurucunun herhangi bir adli sicil kaydı ya da kamu düzenini tehdit eden bir durumu bulunmamaktadır.


5. Hakların dengelenmesi ve orantılılık ilkesi
Mahkeme, Yargıtay’ın 24413/2021 sayılı kararına atıfta bulunarak, sınır dışı işleminin “özel ya da aile hayatında ciddi bir yoksunluk” yaratıp yaratmayacağının araştırılması gerektiğini belirtmiştir. Entegrasyon sağlandığında ve kamu güvenliğini tehdit eden bir durum yoksa, oturma izni bir temel hak olarak tanınmalıdır.


6. Sonuç
Bu karar, orantılılık ilkesinin ve özel hayat hakkının hukuki olarak ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Yakın aile bağları olmasa bile, İtalya’daki güçlü bir sosyal ve mesleki entegrasyonun varlığı, sınır dışı edilmeye karşı yeterli koruma oluşturur ve bu durum, İtalya’nın uluslararası yükümlülükleriyle doğrudan bağlantılıdır.


Avv. Fabio Loscerbo


📌 Profesyonel bağlantılar ve iletişim kanalları:


İstersen şimdi bu içeriği Türkçe kayan yazılı bir videoya dönüştürebilirim. Başlayayım mı?

Nessun commento:

Posta un commento

Belgelere erişim ve yargısal koruma: Marche Bölge İdare Mahkemesi usule ilişkin şeffaflık ilkesini yeniden teyit etti Dosya No: 221/2025 – Karar tarihi: 12 Haziran 2025 – Marche Bölge İdare Mahkemesi, 2. Daire

  Belgelere erişim ve yargısal koruma: Marche Bölge İdare Mahkemesi usule ilişkin şeffaflık ilkesini yeniden teyit etti Dosya No: 221/2025 ...