sabato 3 maggio 2025

Yerleşiklik ilkesinin özel koruma hakkı olarak tanınması Bolonya Mahkemesi – Karar No: R.G. 12304/2023, Tarih: 15 Nisan 2025

Yerleşiklik ilkesinin özel koruma hakkı olarak tanınması

Bolonya Mahkemesi – Karar No: R.G. 12304/2023, Tarih: 15 Nisan 2025


Özet:
Bolonya Mahkemesi, 15 Nisan 2025 tarihli R.G. 12304/2023 sayılı kararıyla, özel koruma amaçlı oturma izninin reddine karşı açılan davayı kabul etmiş ve yabancı başvurucunun sosyal ve duygusal yerleşikliğinin, devletin sınır dışı etme yetkisine sınır getiren temel bir hak olduğunu vurgulamıştır. Mahkeme, sınır dışı etmenin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi ve Birleşik Göç Yasası’nın 19. maddesinin 1.1. fıkrası (Decreto Cutro’dan önceki hali) uyarınca özel ve aile hayatına saygı hakkının ihlali olacağını değerlendirmiştir.


Makale Metni:

Bolonya Mahkemesi’nin 15 Nisan 2025 tarihli (Dosya No: R.G. 12304/2023) kararı, İtalya’da özel korumanın hukuki çerçevesi üzerine net ve ayrıntılı bir analiz sunmakta olup, Decreto Legge 130/2020 (daha sonra 173/2020 sayılı Kanun) ile getirilen reformlara ve Cutro Kararnamesi öncesi uygulamaya dayanmaktadır.

Mahkeme, 2021 yılında İtalya’ya gelen Tunuslu başvurucunun özel koruma amaçlı oturma izni alma yönünde kişisel ve temel bir hakkı olduğunu kabul etmiştir. Zira sınır dışı edilmesi durumunda başvurucu, özel ve aile hayatının ciddi şekilde ihlal edilmesi riskiyle karşı karşıya kalacaktı.

Başvurucu, 2 Ağustos 2022 tarihinde başvurusunu yapmış ancak Bolonya Emniyeti tarafından, yerel komisyonun olumsuz görüşü doğrultusunda reddedilmişti. Buna karşılık mahkeme, başvurucunun sunduğu gerekçelerin haklı olduğunu değerlendirmiştir. Özellikle: düzenli ve belgelenmiş bir iş, süresiz iş sözleşmesi, bağımsız konut, istikrarlı sosyal ve duygusal ilişkiler ve ülkesindeki bağların zayıflamış olması dikkate alınmıştır.

Mahkeme, 286/1998 sayılı Yasa’nın 19. maddesinin 1.1. fıkrasına atıfta bulunarak, yabancının özel ve aile hayatının korunması hakkı ile kamu düzeni gerekleri arasında bir denge kurulması gerektiğini vurgulamıştır. Somut olayda kamu güvenliği açısından herhangi bir somut tehdit bulunmadığından, sınır dışı kararı kişinin İtalya’daki sosyal çevresinden "koparılması" anlamına gelecekti.

Karar, İtalyan Yargıtayı’nın içtihatlarına (özellikle Yargıtay Genel Kurulu Kararı 24413/2021) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Narjis / İtalya kararına açıkça atıfta bulunmuştur. Mahkemeye göre, bireyin İtalya’daki kişisel, mesleki ve sosyal yerleşikliği, sınır dışı etme kararına karşı bağımsız ve yeterli bir gerekçe teşkil etmektedir.

Usul yönünden ise, mahkeme, başvurunun geç verilmesini de haklı bulmuş ve sınır dışı kararının başvurucunun anlayabileceği bir dilde çevrilmemesinin 13/7. maddeye aykırılık teşkil ettiğine hükmetmiştir.


Sonuç:
Mahkeme, başvurucuya iki yıl süreli özel koruma oturma izni verilmesine karar vermiştir. Bu izin yenilenebilir ve çalışma iznine dönüştürülebilir niteliktedir. Bu karar, İtalyan Anayasası’yla uyumlu bir yorum çizgisine katkı sunmakta ve sosyal entegrasyonu yalnızca sosyolojik bir olgu değil, aynı zamanda hukuki bir değer olarak ön plana çıkarmaktadır. Temel insan haklarının – özellikle kimlik ve onur haklarının – korunması böylece göç hukukunun temel taşı olarak yeniden teyit edilmektedir.


Av. Fabio Loscerbo
Göç Hukuku Uzmanı Avukat
www.avvocatofabioloscerbo.it


Nessun commento:

Posta un commento

Aile birleşim hakkı: İşlem birliği ve çocuğun üstün yararı arasında Roma Medeni Mahkemesi’nin 7 Nisan 2025 tarihli, Esas No. 611/2025 sayılı kararı üzerine değerlendirme

  Aile birleşim hakkı: İşlem birliği ve çocuğun üstün yararı arasında Roma Medeni Mahkemesi’nin 7 Nisan 2025 tarihli, Esas No. 611/2025 s...