BAŞLIK:
Özel koruma amaçlı oturma izninin verilmesinde özel ve aile hayatının korunması – Bologna Mahkemesi, Karar No: R.G. 4732/2023, Tarih: 3 Nisan 2025
Özet:
Bologna Mahkemesi, 3 Nisan 2025 tarihinde verdiği kararla, özel koruma amaçlı oturma izninin reddine karşı açılan davayı kabul etmiş ve başvurucunun, İtalya'dan sınır dışı edilmesi durumunda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesiyle güvence altına alınan özel ve aile hayatı hakkının ciddi şekilde ihlal edileceğini değerlendirerek, başvurucuya özel koruma kapsamında oturma izni verilmesi gerektiğine hükmetmiştir. Karar, “Cutro Kararnamesi” olarak bilinen yasa değişikliğinden önceki mevzuatın uygulanması gerektiği gerekçesiyle verilmiştir.
Makalenin Tam Metni:
Bologna Mahkemesi’nin 3 Nisan 2025 tarihli (R.G. 4732/2023 sayılı) kararı, özel koruma statüsünün İtalyan hukukundaki yerini ve 286/1998 sayılı Yabancılar Kanunu’nun 19. maddesinin 1.1. fıkrasının uygulanma kapsamını değerlendirmek için önemli bir içtihattır. Kararda, özel ve aile hayatı hakkının, kişinin geri gönderilme riski bulunmasa dahi, özel koruma izni verilmesi için bağımsız ve yeterli bir kriter olduğu vurgulanmıştır.
Dava konusu olayda, başvurucunun talebi, Bölgesel Komisyon’un olumsuz görüşü üzerine Polis Müdürlüğü tarafından reddedilmişti. Ancak yargılama sürecinde, başvurucunun 2018 yılından bu yana İtalya’da kesintisiz olarak ikamet ettiği, önce teyzesiyle, ardından eşiyle birlikte yaşadığı, düzenli bir işte çalıştığı, bağımsız bir konutta yaşadığı, İtalyanca bildiği ve hamile olduğu ortaya konulmuştur.
Mahkeme, başvurucunun İtalya’da kurduğu sosyal bağları ve yerleşikliğini dikkate alarak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve İtalyan Yargıtayı’nın içtihatlarına (24413/2021, 7861/2022, 9080/2023 sayılı kararlar) atıfta bulunmuştur. Kararda, AİHS’nin 8. maddesi kapsamındaki korumanın yalnızca geleneksel aile ilişkilerini değil, aynı zamanda duygusal, sosyal ve mesleki ilişkileri de kapsadığı belirtilmiştir. Bu bağlamda, kişinin ev sahibi ülkedeki yerleşik yaşamı, sınır dışı kararına karşı güçlü bir hukuki engel oluşturur. Sadece kamu güvenliğini tehdit eden istisnai durumlar bu ilkeyi aşabilir.
Kararda dikkat çeken bir başka unsur ise, başvurucunun hamileliği durumunun, artan bir korunma gerektiren hassasiyet hali olarak değerlendirilmesidir. Bu yaklaşım, insan onurunun korunması ilkesine dayanmaktadır.
Mahkeme ayrıca, 20/2023 sayılı yasayla getirilen “Cutro Kararnamesi”nin 7. maddesinin 2. fıkrasına dayanarak, olayda önceki mevzuatın uygulanması gerektiğine karar vermiştir. Bu nedenle başvurucuya verilen özel koruma oturma izni iki yıl süreli, çalışma iznine dönüştürülebilir ve yenilenebilir nitelikte olup, kişiye hukuki ve mesleki istikrar sağlamaktadır.
Sonuç olarak, bu karar, özel korumanın yalnızca istisnai durumlarda değil, İtalya’da sosyal ve ailevi bağlar kurmuş yabancıların temel haklarını korumak amacıyla kullanılan yapısal bir araç olduğunu teyit etmektedir.
Av. Fabio Loscerbo
Göç Hukuku Uzmanı Avukat
www.avvocatofabioloscerbo.it
Nessun commento:
Posta un commento