sabato 14 giugno 2025

İtalya’da doğumla vatandaşlık kazanımı: Beyan edilen irade, şekilden daha önemlidir – Brescia Mahkemesi’nin 2325/2025 sayılı kararı ve R.G. n. 4260/2023 sayılı dosyasına ilişkin yorum



Başlık:
İtalya’da doğumla vatandaşlık kazanımı: Beyan edilen irade, şekilden daha önemlidir – Brescia Mahkemesi’nin 2325/2025 sayılı kararı ve R.G. n. 4260/2023 sayılı dosyasına ilişkin yorum


1. Giriş

4 Haziran 2025 tarihinde yayınlanan ve R.G. n. 4260/2023 numarasıyla kaydedilen davada verilen 2325/2025 sayılı kararıyla, Brescia Mahkemesi – göç hukuku uzmanlık dairesi – yabancı ebeveynlerden İtalya’da doğan bir kişinin İtalyan vatandaşlığını tanımıştır. Kararda, 5 Şubat 1992 tarihli ve 91 sayılı yasanın 4. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen koşulların yerine getirildiği tespit edilmiştir. Bu karar, yasal ikamet süresinin değerlendirilmesinde maddi gerçekliğe öncelik verilmesi ve biçimsel gerekçelerle hakların engellenmesinin aşılması bakımından önemli bir örnek teşkil etmektedir.


2. Olaylar: Başvurunun sunulması ve idarenin hareketsizliği

Davacı, 1993 yılında İtalya’da doğmuş ve hayatı boyunca ülkede yaşamıştır. 11 Mayıs 2012 tarihinde, reşit olmasının ardından İtalyan vatandaşlığını kazanma isteğini belirten bir beyanı Dalmine Belediyesine sunmuştur. Ancak bu beyan hiçbir zaman resmi olarak kayda alınmamış ve idare tarafından sonuçlandırılmamıştır. Yalnızca 2023 yılında, avukatı aracılığıyla yapılan talep üzerine belediye, başvurunun “gerekli şekil şartlarını taşımadığı” gerekçesiyle işleme konulmadığını bildirmiştir.

Mahkeme, belediyenin bu davranışını eleştirmiş; idarenin eksik belgeleri istemesi ya da başvuruyu tamamlattırması gerekirken, on yıldan fazla bir süre yanıt vermemesini hukuka aykırı bulmuştur.


3. Yasal koşullar ve maddi esas ilkesi

91/1992 sayılı yasanın 4. maddesinin 2. fıkrasına göre, İtalya’da doğan bir yabancı, aşağıdaki şartların gerçekleşmesi halinde İtalyan vatandaşlığını kazanabilir:

  • Reşit oluncaya kadar aralıksız ve yasal ikamet etmiş olması;

  • 18 yaşını tamamladıktan sonraki bir yıl içinde vatandaşlık iradesini beyan etmesi.

Mahkeme, söz konusu davada tüm maddi koşulların sağlandığını tespit etmiştir: Davacı, doğumdan itibaren resmi olarak kayıtlıydı ve eğitim, sağlık ve sosyal yaşamla ilgili belgelerle ülkede sürekli kaldığını kanıtlamaktaydı.

Mahkeme ayrıca, başvurunun resmi kayıt altına alınmamasının vatandaşlık hakkını ortadan kaldırmadığını; beyanın zamanında teslim edilmiş olması nedeniyle geçerli sayılması gerektiğini vurgulamıştır. Bu durumda sorumluluk vatanda değil, idarenin hareketsizliğindedir.


4. İçtihatlar ve açıklayıcı düzenlemeler

Mahkeme, Yargıtay’ın 7322/2019 sayılı kararı da dâhil olmak üzere, başvuru sahibinin kusuru olmaksızın gerçekleşen şekli eksikliklerin vatandaşlık hakkını engellemeyeceğine dair yerleşik içtihatlara atıfta bulunmuştur.

Ayrıca, 22/2007 sayılı Bakanlık Genelgesi ve 69/2013 sayılı kanun hükmünde kararnamenin 33. maddesi hatırlatılmıştır. Bu düzenlemelere göre, reşit olmayan kişilere yüklenemeyecek idari eksiklikler nedeniyle vatandaşlık hakkı engellenemez ve ilgililer “uygun her türlü belgeyle” bu hakkın şartlarını ispat edebilirler.


5. Karar ve yargılama giderlerine hükmedilmesi

Mahkeme, başvuruyu kabul etmiş, davacının İtalyan vatandaşı olduğunu tespit etmiş ve Nüfus Müdürlüğü’ne gerekli kayıt işlemlerinin yapılmasını emretmiştir. Ayrıca, İçişleri Bakanlığı 1000 euro yargılama gideri ile diğer yasal masrafları ödemeye mahkûm edilmiştir.


6. Sonuç

Bu karar, temel hakların etkinliğine öncelik veren hukuki yaklaşımın açık bir örneğidir. Mahkeme, şekli eksiklikler nedeniyle vatandaşlık hakkının engellenemeyeceğini; özellikle de bu durum idarenin kusurundan kaynaklanıyorsa, bireyin bu sebeple mağdur edilemeyeceğini ortaya koymuştur. Bu yaklaşım, yalnızca maddi hukuk güvenliğini değil, aynı zamanda İtalya’da doğmuş ve büyümüş kişilerin onurunu ve toplumsal entegrasyonunu da korumaktadır.


Av. Fabio Loscerbo

Nessun commento:

Posta un commento

New on TikTok: 🎙️ Título del episodio: Abrir una cuenta bancaria: un derecho para los solicitantes de protección internacional y complementaria 🎧 Texto del pódcast (versión en español): Bienvenidos a un nuevo episodio de Diritto dell’Immigrazione, el pódcast dedicado al derecho de la inmigración. Hoy hablaremos de un tema muy concreto, pero que todavía genera confusión y obstáculos en la práctica: el derecho de los solicitantes de protección internacional y complementaria a abrir una cuenta bancaria o postal en Italia. Abrir una cuenta bancaria no es un privilegio. Es un derecho fundamental, reconocido por la legislación italiana y europea, y constituye una de las herramientas esenciales de inclusión social y financiera. Desde el año 2018, con el Decreto del Ministerio de Economía y Finanzas n.º 70, se introdujo en Italia la llamada cuenta básica, accesible para todas las personas que residan legalmente en el país, incluso para quienes están a la espera de una decisión sobre su solicitud de protección. Esta cuenta permite realizar operaciones esenciales: depósitos, retiros, pagos y transferencias electrónicas. Este derecho fue confirmado oficialmente por Poste Italiane, que desde junio de 2019 reconoce la posibilidad de que los solicitantes de protección abran una cuenta Bancoposta básica presentando su permiso de residencia provisional o el recibo de renovación emitido por la Questura. Se trata de un paso importante, resultado también de acciones legales y reclamaciones formales promovidas por diversos profesionales del sector, incluido mi despacho. En varias comunicaciones oficiales —entre ellas los protocolos PB-250109170, PB-250521121, PB-250201058 y PB-250606324 del año 2025— Poste Italiane aclaró que el permiso de residencia provisional por protección internacional o complementaria es un documento válido para la identificación y para la apertura de una cuenta básica. Y si el código fiscal está indicado en el documento, este también puede servir como prueba fiscal válida. Negar este derecho significa violar un derecho subjetivo reconocido y, en algunos casos, constituye un acto discriminatorio. En tales situaciones, la persona afectada puede presentar una reclamación formal ante Poste Italiane o ante el banco correspondiente, acudir al Árbitro Bancario Financiero (ABF), o informar de la violación al Banco de Italia, autoridad supervisora del sistema bancario. Abrir una cuenta bancaria es mucho más que una simple operación financiera: es la base para trabajar legalmente, recibir un salario, pagar el alquiler, acceder a los servicios sanitarios y participar en la vida civil. Es, en todos los sentidos, una forma de ciudadanía económica. El derecho a abrir una cuenta bancaria, para quienes solicitan protección internacional o complementaria, representa una manifestación concreta de dignidad personal y una herramienta real de integración. Garantizar la efectividad de este derecho significa construir una sociedad que no excluya, sino que incluya; una sociedad donde la legalidad y la integración comienzan con algo tan simple, pero tan esencial, como una cuenta bancaria. Soy el abogado Fabio Loscerbo, y esto es Diritto dell’Immigrazione: el pódcast que explica las leyes, los derechos y los casos reales del derecho de los extranjeros en Italia. Hasta el próximo episodio.

https://ift.tt/eEpWN6o 🎙️ Título del episodio: Abrir una cuenta bancaria: un derecho para los solicitantes de protección internacional y co...