mercoledì 5 febbraio 2025

### **Tıbbi Tedavi Amaçlı Oturma İzni: Sağlık Hakkı İçin Temel Bir Araç**

 ### **Tıbbi Tedavi Amaçlı Oturma İzni: Sağlık Hakkı İçin Temel Bir Araç**  


Tıbbi tedavi amaçlı oturma izni, sağlık hakkını ve aile birliğini güvence altına almak için çok önemli bir araçtır. Özellikle ciddi hastalıklarla mücadele eden aileler için bu izin hayati önem taşır. İncelenen vaka, İtalya'da yaşayan ve ailesinin en genç üyesinin nadir görülen genetik bir hastalık olan **kistik fibrozis** ile mücadele ettiği bir aileye aittir. Bu hastalık, sürekli tedavi gerektirdiği gibi ebeveynlerin sürekli bakım sağlamasını zorunlu kılmaktadır.  


### **Yasal Çerçeve**  

Bu oturma izninin verilmesi, **İtalyan Göçmenlik Kanunu’nun (D.Lgs. 286/1998) 19. maddesinin 2. fıkrasının d-bis bendine** dayanmaktadır. Bu madde, hayatta kalmak için zorunlu tıbbi tedaviye ihtiyaç duyan veya ciddi sağlık sorunları olan aile bireylerine bakan yabancıların sınır dışı edilmesini yasaklamaktadır. **İtalya Anayasa Mahkemesi’nin 44/2022 sayılı kararı**, ağır hasta bir çocuğun babasının bakım sağlayabilmesi için oturma izni almasının bir hak olduğunu teyit etmiştir.  


Ayrıca uluslararası hukuk da bu hakkı desteklemektedir:  

- **Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) Madde 8**: Özel ve aile hayatını korur ve devletlerin aile birliğini sağlamak için olumlu önlemler almasını zorunlu kılar.  

- **Çocuk Hakları Sözleşmesi**: Çocuğun üstün yararını ve sağlık hakkını tanır, bu hakları devredilemez haklar olarak kabul eder.  

- **Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı**: Aile hayatı ve sağlık hakkını güvence altına alır.  


### **İncelenen Vaka**  

Bu vakada, kistik fibrozis hastası olan küçük bir çocuk karmaşık ve sürekli bir tedaviye ihtiyaç duymaktadır. Çocuğa ve annesine tıbbi tedavi amaçlı oturma izni verilmiştir. Ancak, babası bakımda temel bir rol oynamasına rağmen oturma iznine sahip değildir. Babaya tıbbi tedavi amaçlı oturma izni verilmemesi, yukarıda belirtilen temel hakların ciddi şekilde ihlal edilmesi anlamına gelir. Bu durum hem çocuğun sağlığını hem de aile birliğini riske atmaktadır.  


### **Ebeveyn Rolünün Önemi**  

Bu hastalığın tedavisi aşağıdakileri içermektedir:  

- Günlük solunum terapileri ve ilaç tedavileri.  

- Beslenme desteği ve sürekli tıbbi takip.  

- Hastaneye yatışlar ve düzenli tıbbi kontroller.  


Ebeveynlerin, özellikle de babanın varlığı, yalnızca pratik destek açısından değil, çocuğun psikolojik dengesi için de hayati öneme sahiptir. Babaya tıbbi tedavi amaçlı oturma izni verilmemesi, aile haklarının korunmasında büyük bir eşitsizliğe yol açarak çocuğun refahını riske sokmaktadır.  


### **Kamu Yönetimine Yapılan Talepler**  

Aile, Göçmenlik Bürosuna aşağıdaki taleplerde bulunmuştur:  

1. **Babanın tıbbi tedavi amaçlı oturma izni alması**, böylece çocuğuna tam destek sağlayabilmesi.  

2. **Başvurunun yapılabilmesi için bir randevu verilmesi ve gerekli belgelerin sunulması.**  

3. **Acil durum dikkate alınarak başvurunun hızlandırılmış bir prosedürle değerlendirilmesi.**  


### **Destekleyici Yargı Kararları**  

**Bologna Mahkemesi’nin en son kararı** (R.G. No. 11014/2021), Göçmenlik Bürolarının tıbbi tedavi amaçlı oturma izni başvurularını kabul etme ve değerlendirme yükümlülüğünü bir kez daha teyit etmiştir. Mahkeme, göçmenlik yetkililerinin gerekçesiz reddetme hakkının olmadığını ve sağlık hakkının bürokratik formalitelerden daha üstün olduğunu vurgulamıştır.  


### **Sonuç**  

Bu vaka, idari prosedürlerin temel insan haklarını koruyacak şekilde uygulanması gerektiğini ve özellikle çocukların korunmasını sağlayacak etkili mekanizmaların devreye sokulması gerektiğini göstermektedir. Çocuğun sağlığı ve refahı, her iki ebeveynin de mevcut olması ve tedavi sürecine aktif olarak katılabilmesiyle doğrudan bağlantılıdır.  


Yetkili makamların, babaya tıbbi tedavi amaçlı oturma izni verilmesi talebini en kısa sürede kabul etmeleri, aile birliğini korumaları ve çocuğun insan onuruna yakışır bir yaşam sürebilmesini sağlamaları umulmaktadır.  


---


**Avv. Fabio Loscerbo**  

Avrupa Birliği Şeffaflık Siciline kayıtlı Göç ve İltica Lobisti – **ID: 280782895721-36**  


#### **Hashtagler**  

#SağlıkHakkı #Göçmenlik #AileBütünlüğü #KistikFibrozis #Oturmaİzni #ÇocukHakları #İnsanHakları #AİHS #AnayasaMahkemesi #GöçmenAvukatı

martedì 4 febbraio 2025

Cagliari Mahkemesi Özel Koruma Statüsünü Tanıdı: Göç Hukuku Açısından Önemli Bir Karar

 

Cagliari Mahkemesi Özel Koruma Statüsünü Tanıdı: Göç Hukuku Açısından Önemli Bir Karar

Yazar: Avv. Fabio Loscerbo
Göç ve Sığınma Konularında Lobi Faaliyetleri Yürüten Hukukçu
Avrupa Birliği Şeffaflık Siciline Kayıtlı – ID: 280782895721-36


Cagliari Mahkemesi, 30 Ocak 2025 tarihli kararıyla (R.G. 2296/2024), Tunus vatandaşı bir başvuru sahibinin uluslararası koruma talebinin reddine karşı açtığı davayı kabul etti. Mahkeme, başvuru sahibinin mülteci statüsü veya ikincil koruma hakkına sahip olmadığına karar vermekle birlikte, özel koruma izni verilmesi için gerekli şartların oluştuğunu belirledi. Bu doğrultuda, mahkeme D. Lgs. 286/1998’in 19. maddesi, 1.1 ve 1.2 fıkraları uyarınca özel koruma statüsünü tanımış ve başvuru sahibine oturma izni verilmesine hükmetmiştir.

Kararın Gerekçeleri

Başvuru sahibi, 2020 yılında Tunus’tan ayrılarak deniz yoluyla İtalya'ya ulaşmıştır. Uluslararası koruma talebinin reddi, başvuranın ülkesinde doğrudan bir zulme uğramadığı ve ciddi bir tehdit altında olmadığı gerekçesiyle yapılmıştı. Ancak, mahkeme başvuru sahibinin İtalya’daki sosyal ve ekonomik entegrasyonunu göz önünde bulundurarak özel koruma statüsünün verilmesini uygun bulmuştur.

Mahkeme, başvuru sahibinin:

  • Uzun süredir İtalya'da yaşadığını,
  • Düzenli ve belgelenmiş bir çalışma geçmişine sahip olduğunu,
  • İtalya’daki sosyal yapıya entegre olduğunu,
  • Ülkesindeki ailesine mali destek sağladığını belirlemiştir.

Mahkeme ayrıca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 8. Maddesi ve Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nın 7. Maddesi uyarınca, başvuranın zorla ülkesine geri gönderilmesinin, özel ve aile hayatına saygı hakkını ihlal edeceğine hükmetmiştir.

Hukuki Sonuçlar

Bu karar, özel koruma statüsünün belirlenmesinde sosyal entegrasyonun önemini vurgulayan yargı içtihatlarıyla örtüşmektedir. Mahkeme, ilgili Questura’nın (Yerel Emniyet Müdürlüğü) özel koruma oturma iznini derhal vermesi gerektiğine karar vermiştir.

Bu karar, İtalya’daki sosyal ve ekonomik bağlarını güçlendiren bireyler için özel koruma statüsünün tanınmasının giderek artan önemini göstermektedir. Bu bağlamda, mahkemenin kararı, özel korumanın yalnızca geri gönderilme riskine dayalı değil, aynı zamanda İtalya’daki entegrasyon düzeyiyle de ilgili olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.


Avv. Fabio Loscerbo
Göç ve Sığınma Konularında Lobi Faaliyetleri Yürüten Hukukçu
Avrupa Birliği Şeffaflık Siciline Kayıtlı – ID: 280782895721-36

sabato 1 febbraio 2025

Göç Hukuku ve Yeniden Göç Kavramı: Entegrasyon mu, Geri Dönüş mü?

 

Göç Hukuku ve Yeniden Göç Kavramı: Entegrasyon mu, Geri Dönüş mü?

Giriş

Göç tartışmalarında entegrasyon kavramı, göçmenin ev sahibi ülkeye giriş yapmasıyla başlayan ve sosyal, ekonomik ve kültürel hayata tam katılımıyla tamamlanan bir süreç olarak görülmektedir. Ancak daha az incelenen ancak giderek büyüyen bir olgu, göçmenin ev sahibi ülkede bir süre entegre olduktan sonra anavatanına veya üçüncü bir ülkeye geri dönmesini ifade eden Yeniden Göç (ReImmigration) olgusudur.

Entegrasyon: Hukuki ve Sosyal Bir Hedef

Yabancıların entegrasyonu, Avrupa Birliği hukuku ve ulusal yasalar tarafından tanınan bir hedeftir. Bu entegrasyon şu temel unsurlara dayanır:

  • İşgücü piyasasına erişim, genellikle çalışma veya koruma amaçlı oturum izinleriyle sağlanır.
  • Sosyal katılım, eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik hakları aracılığıyla teşvik edilir.
  • Hukuki koruma, uluslararası koruma, özel koruma veya tamamlayıcı koruma gibi araçlarla sağlanır.

Ancak, entegrasyon her zaman geri dönüşü olmayan bir süreç değildir. Bazı göçmenler belirli bir entegrasyon seviyesine ulaştıktan sonra çeşitli nedenlerle ülkeyi terk etmeye karar vererek Yeniden Göç olgusunu yaratmaktadır.

Yeniden Göç Kavramı

Yeniden Göç, göçmenin ev sahibi ülkede belirli bir süre istikrar kazandıktan sonra gönüllü veya zorunlu olarak başka bir ülkeye gitmesini ifade eder. Bu kavram, genellikle zorunluluk nedeniyle gerçekleşen (iltica başvurusunun reddedilmesi, sınır dışı edilme, ekonomik zorluklar) geri dönüşten farklıdır ve bireysel karar ve planlama unsurunu içerir.

Yeniden Göç’ün başlıca nedenleri şunlardır:

  • Beklentilerin karşılanmaması: Göçmen, entegre olmasına rağmen, beklediği fırsatları bulamayıp başka bir ülkede aramaya karar verebilir.
  • Hukuki tanınmanın sınırlılığı: Oturum izinlerinin yenilenmesine yönelik kısıtlamalar veya bürokratik zorluklar nedeniyle birçok göçmen, daha elverişli yasal düzenlemelere sahip ülkelere taşınmaktadır.
  • Anavatanla bağlar: Göçmenler, kendi ülkelerinde ekonomik veya siyasi koşulların iyileşmesi nedeniyle geri dönerek kazandıkları beceri ve deneyimlerle kalkınmaya katkıda bulunmayı tercih edebilirler.
  • AB içinde hareketlilik: Avrupa’daki birçok göçmen, uluslararası koruma veya oturum izinlerinin tanınmasından yararlanarak başka bir AB ülkesine taşınmayı tercih etmektedir.

Yeniden Göç ve Göç Hukuku

Göç hukuku, bu yeni dinamiklere yanıt verecek şekilde gelişmelidir. Yeniden Göç’ü destekleyen ve koruyan bazı önlemler şunlar olabilir:

  1. Geri Dönüş Destek Programları: Göçmenlerin ülkeden ayrılmalarına karar verdiklerinde uygun destekle bunu gerçekleştirmelerini sağlayarak istikrarsız durumların önüne geçmek.
  2. Düzenli Göçmenler İçin AB İçinde Hareketlilik: Üye devletler arasında oturum izinlerinin tanınmasını kolaylaştırarak, zaten entegre olmuş kişilerin her defasında sıfırdan başlamak zorunda kalmamalarını sağlamak.
  3. Geri Dönüş Hakkı: Göçmenlerin, haklarını kaybetmeden ev sahibi ülkeye geri dönmelerine olanak tanıyan mekanizmaların oluşturulması.

Sonuç

Yeniden Göç, geleneksel tek yönlü göç anlayışına meydan okumaktadır. Kanun koyucular ve hukukçular, göç hukukunu daha dinamik hale getirerek hareketliliği bir kayıp olarak değil, olumlu bir unsur olarak görmelidir. Entegrasyon, yalnızca geri dönüşü olmayan bir süreç olarak değil, farklı bağlamlarda kullanılabilecek deneyim ve becerilerin birikimi olarak da değerlendirilmelidir. Böylece hem bireysel özgürlük korunur hem de ev sahibi ve anavatan ülkeler için olumlu sonuçlar doğurur.


Avv. Fabio Loscerbo
Avrupa Birliği Şeffaflık Sicili'ne kayıtlı Göç ve İltica konularında lobi uzmanı – ID: 280782895721-36

### **Tıbbi Tedavi Amaçlı Oturma İzni: Sağlık Hakkı İçin Temel Bir Araç**

 ### **Tıbbi Tedavi Amaçlı Oturma İzni: Sağlık Hakkı İçin Temel Bir Araç**   Tıbbi tedavi amaçlı oturma izni, sağlık hakkını ve aile birliği...