venerdì 17 ottobre 2025

KONU: Bağımlı çalışma izninin verilmesi için ikamet sözleşmesinin zorunlu ön koşul olması: Lazio Bölgesel İdare Mahkemesi’nin 17768/2025 sayılı kararı üzerine notlar

 KONU: Bağımlı çalışma izninin verilmesi için ikamet sözleşmesinin zorunlu ön koşul olması: Lazio Bölgesel İdare Mahkemesi’nin 17768/2025 sayılı kararı üzerine notlar


Özet

Lazio Bölgesel İdare Mahkemesi’nin (TAR Lazio) 17768/2025 sayılı kararı, ikamet sözleşmesinin (contratto di soggiorno), bağımlı çalışma izni başvurusu sürecinde temel bir unsur olduğunu vurgulamak açısından büyük önem taşımaktadır.
İdari yargı, bu sözleşmenin yokluğunda polis tarafından verilen ret kararının zorunlu (bağlayıcı) bir idari işlem niteliğinde olduğunu teyit etmiş; Polis ve Valilik arasındaki yetki ayrımını netleştirmiş ve idari sessizlik davasının (ricorso per il silenzio) kullanılabilirliğini belirtmiştir.


1. Giriş

Söz konusu dava, uygulamada sıkça karşılaşılan bir durumu konu almaktadır: İtalya’da çalışan bir yabancı, Göçmenlik Tek Nokta Ofisi (Sportello Unico per l’Immigrazione) nezdinde ikamet sözleşmesini imzalamadan, doğrudan Emniyet Müdürlüğü’ne (Questura) çalışma izni başvurusu yapar.

Lazio Bölgesel İdare Mahkemesi, İdari Yargılama Kanunu’nun 60. maddesi uyarınca basitleştirilmiş usulde verdiği kararında, polisin ret kararını hukuka uygun bulmuş ve ikamet sözleşmesinin basit bir formalite değil, çalışma izni hakkının doğması için zorunlu ve asli bir koşul olduğunu açıkça ifade etmiştir.


2. Hukuki Çerçeve

286/1998 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (Birleşik Göç Yasası)’nın 22. maddesi, yabancı bir kişinin İtalya’ya bağımlı çalışma amacıyla girebilmesi ve ikamet edebilmesi için ikamet sözleşmesinin imzalanması gerektiğini öngörmektedir.
Bu sözleşme, hem işveren hem de yabancı çalışan tarafından imzalanmalı ve Emniyet Müdürlüğü’ne yapılacak oturum izni başvurusu için yasal dayanak oluşturmalıdır.

Ayrıca, 394/1999 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 35. ve 36. maddeleri, ikamet sözleşmesinin iki temel işlevini vurgular:

  1. İş ilişkisinin yasallığını ve düzenliliğini garanti eder;

  2. Nüfus kayıt işlemleri ve ikamet izni verilmesi için hukuki bir belge niteliği taşır.

Dolayısıyla, bu sözleşmenin bulunmaması durumunda başvuru kabul edilemez veya reddedilebilir, çünkü bu, idarenin göz ardı edemeyeceği yasal bir zorunluluktur.


3. Zorunlu İdari İşlem İlkesi

Mahkeme, polisin ret kararının bir zorunlu idari işlem (atto vincolato) olduğunu vurgulamıştır.
Yani, ikamet sözleşmesi bulunmadığında idare herhangi bir takdir yetkisine sahip değildir: ret kararı kanunen zorunludur.

Mahkeme ayrıca, polisin Valiliğin eksikliklerini veya gecikmelerini telafi etme yetkisinin bulunmadığını belirtmiştir.
Eğer sözleşmenin imzalanmaması idarenin hareketsizliğinden kaynaklanıyorsa, yabancı kişi doğrudan polise başvurmak yerine idari sessizlik davası (ricorso per il silenzio) açmalıdır.


4. Valilik ve Polisin Yetki Ayrımı

Kararın en dikkat çekici yönlerinden biri, iki idari makam arasındaki yetki ayrımının açık bir şekilde ortaya konmasıdır:

  • Valilik – Göçmenlik Tek Nokta Ofisi: İkamet sözleşmesinin imzalanmasından ve iş ilişkisinin şartlarının doğrulanmasından sorumludur;

  • Emniyet Müdürlüğü (Questura): İkamet izninin verilmesinden sorumludur, ancak yalnızca Valilik’teki prosedür tamamlandıktan sonra.

Bu yapı, bağımlı çalışma izni sürecinin iki aşamalı bir sistem olduğunu ve her kurumun kendine özgü ama birbirini tamamlayan bir rol üstlendiğini göstermektedir.


5. Yabancının Konumu ve Başvuru Yolları

Mahkeme, işverenin sözleşmeyi imzalamaması yönündeki olası kusurunun ret kararının hukuka uygunluğunu etkilemediğini belirtmiştir.
Bu durum ancak özel hukuk (iş hukuku veya medeni hukuk) kapsamında değerlendirilebilir, idari süreçte değil.

Valiliğin hareketsizliği durumunda tek geçerli yol, idari sessizlik davası (ricorso per il silenzio) açmaktır; bu yol, İdari Yargılama Kanunu’nun 31. ve 117. maddelerinde düzenlenmiştir ve idareyi süreci tamamlamaya zorlamayı amaçlar.


6. Sonuç

Bu karar, yabancı işçilerin statülerinin düzenlenmesi süreçlerinde usuli netliği ve tutarlılığı sağlamayı hedefleyen yerleşik bir yargı yaklaşımının parçasıdır.
İkamet sözleşmesi, ikincil bir belge değil, yabancı çalışanın yasal ikamet hakkının hukuki temelidir.

Karar, idari yasallık ilkesini güçlendirir ve her kurumun yetki sınırlarını açıkça belirler; ayrıca yasal ikamet hakkının, tam ve düzgün bir idari prosedür zincirine dayanması gerektiğini vurgular.

Sözleşmenin yokluğu — üçüncü bir kişiden kaynaklansa bile — takdir yetkisine dayalı bir kararla telafi edilemez; zira bu, hukuki güvenlik ve kanun önünde eşitlik ilkelerini zedeler.

TAR Lazio’nun 17768/2025 sayılı kararı, yalnızca hukukçular için değil, aynı zamanda kamu idareleri ve göçmenlere destek veren kuruluşlar için de önemli bir referans noktasıdır.
Karar, yabancı işçilerin İtalya’daki yasal ikametlerini garanti altına almak için yasal prosedürlere sıkı sıkıya bağlı kalınması gerektiğini bir kez daha hatırlatmaktadır.


Avukat Fabio Loscerbo
Bolonya, Ekim 2025

Adalet Fuarı 2025: Roma, haklar ve hukukta yenilik tartışmalarının merkezi Roma, 28–30 Ekim 2025 – Teknoloji Araştırmaları Merkezi, Via Giacomo Peroni, 130

 

Adalet Fuarı 2025: Roma, haklar ve hukukta yenilik tartışmalarının merkezi

Roma, 28–30 Ekim 2025 – Teknoloji Araştırmaları Merkezi, Via Giacomo Peroni, 130

28–30 Ekim 2025 tarihleri arasında Roma, 16. Adalet Fuarına ev sahipliği yapacak. Bu yıllık etkinlik; yargıçları, avukatları, akademisyenleri, kurum temsilcilerini ve medya mensuplarını bir araya getirerek adalet, hukukun üstünlüğü ve toplumsal-ekonomik dönüşümler üzerine en güncel konuları tartışma fırsatı sunuyor.

Üç gün sürecek üst düzey bir tartışma platformu

Fuar, İtalyan medeni hukukunun önemli isimlerinden Prof. Guido Alpa’nın anılmasıyla açılacak ve ardından Adalet Bakanı Carlo Nordio ile Il Giornale gazetesi genel yayın yönetmeni Alessandro Sallusti arasında bir “yüz yüze” söyleşi gerçekleşecek.

Üç gün boyunca Anayasa Mahkemesi yargıçları, Yüksek Yargı Konseyi üyeleri, bakanlık yöneticileri ve önde gelen gazeteciler gibi pek çok önemli isim katılacak.
Tartışmalarda belirsizlik çağında insan hakları, çevresel geçiş, Nordio reformu, hukukun yeni sınırı olarak yapay zekâ, ve güvenlik ile sivil koruma politikaları gibi güncel temalar ele alınacak.

Adalet, teknoloji ve insan hakları

En çok merakla beklenen oturumlardan biri, yapay zekânın hukuk üzerindeki etkisine ayrılacak. Bu oturumda Antonella Ciriello (Adalet Bakanlığı), Antonino La Lumia (Milano Barosu Başkanı) ve Carlo Foglieni (AIGA Başkanı) konuşacak.
Tartışma, yapay zekânın avukatlık mesleğini ve yargı sistemini nasıl dönüştürdüğüne, etik sorumluluklara ve temel hakların korunmasına odaklanacak.

Ayrıca, gazeteci Paolo Liguori’nin moderatörlüğünde düzenlenecek “Belirsizlik Çağında İnsan Hakları” başlıklı panelde, Anayasa Mahkemesi yargıcı Francesco Saverio Marini ve Yüksek Yargı Konseyi temsilcileri yer alacak.

PNRR’den Mattei Planı’na: Kalkınmanın motoru olarak adalet

Etkinliğin son gününde, Ulusal İyileşme Planı (PNRR) ve Afrika için Mattei Planı geniş biçimde tartışılacak. Oturuma Bakan Tommaso Foti, Bernardo Mattarella (Invitalia CEO’su) ve Valter Mainetti (Condotte 1880 Başkanı) katılacak.
Bu konular, hukukun ekonomi ve uluslararası iş birliğiyle nasıl iç içe geçtiğini, adaletin kalkınma ve jeopolitik denge için temel bir araç olduğunu ortaya koyuyor.

Diyaloğun değeri

Adalet Fuarı, bir kez daha açık diyalogun mekanı olarak kendini kanıtlıyor. Politika, kurumlar, yargı ve sivil toplum burada bir araya gelerek İtalya ve Avrupa’da adaletin geleceğine dair ortak bir vizyon oluşturuyor.

Her yıl olduğu gibi, ülkenin önde gelen medya kuruluşlarından (Il Sole 24 Ore, RAI, Mediaset, ANSA, La Verità, Il Messaggero) gazetecilerin katılımı, hükümet temsilcileriyle medya dünyası arasında canlı ve çoğulcu bir tartışma ortamı sağlıyor.


Avv. Fabio Loscerbo
Bolonya – Hukuk Bürosu, Via Ermete Zacconi No. 3/A
www.avvocatofabioloscerbo.it

giovedì 9 ottobre 2025

📚 Hukuki Eğitim – Kasım 2025
Hazırlayan: Avukat Fabio Loscerbo

Kasım ayı, göç hukuku ve koruma talebinde bulunanların savunması konularına adanmış, Bolonya Barosu tarafından onaylanmış yeni bir mesleki eğitim döngüsüne ayrılmıştır.
Bu üç oturum, temel hakların korunmasına ilişkin hukuki, etik ve idari boyutları derinleştirmeyi amaçlamakta; günlük uygulamalarla yakından bağlantılı teknik bir bakış açısı sunmaktadır.


---

📅 Eğitim Programı

Cuma, 7 Kasım 2025
Misafirlik beyanı zorunluluğu olmadan koruma başvurusu yapma hakkı
Bolonya Mahkemesi kararı üzerine değerlendirmeler, R.G. 1836/2025

Cuma, 14 Kasım 2025
Koruma başvurusu yapma hakkı ve Emniyet Müdürlüğü’nün (Questura) idari sınırları
Bolonya Mahkemesi kararı üzerine değerlendirmeler, R.G. 3698/2025

Cuma, 21 Kasım 2025
Koruma talebinde bulunanların savunmasında etik boyutlar ve Bölgesel Disiplin Kurulu’nun yaklaşımı


---

📍 Yer: Reno Semt Konseyi Salonu “Rosario Angelo Livatino”, Via Battindarno 127 – Bolonya
🕒 Saat: 15:00 – 17:00
💼 Ücretsiz katılım – Her oturum için 2 mesleki eğitim kredisi

Kayıt ve bilgi için: avv.loscerbo@gmail.com


---

Bu oturumlar, göç hukuku gibi sürekli gelişen bir alanda, hukuk uygulamalarına ilişkin temel konularda mesleki bilgi güncelleme açısından önemli bir fırsat sunmaktadır.
Amaç, profesyoneller, yargıçlar ve kamu idareleri arasında daha etkin ve tutarlı bir diyalog oluşturarak insan haklarını koruyan yasaların uygulanmasını güçlendirmektir.

#AvukatEğitimi #GöçHukuku #BolonyaBarosu #MeslekEtiği #UluslararasıKoruma #BolonyaMahkemesi #Bolonya #HukukiEtkinlikler


domenica 5 ottobre 2025

Kalabria Bölge İdare Mahkemesi, aile nedenleriyle oturma izninin yenilenmesine ilişkin davayı reddetti

 Başlık:

Kalabria Bölge İdare Mahkemesi, aile nedenleriyle oturma izninin yenilenmesine ilişkin davayı reddetti

Makale:
Kalabria Bölge İdare Mahkemesi’nin Reggio Calabria şubesi, 23 Eylül 2025 tarihli ve 618 sayılı kararıyla, Reggio Calabria Emniyet Müdürlüğü’nün oturma izninin yenilenmesi talebini reddeden kararına karşı açılan davayı “görev yönünden yetkisizlik” gerekçesiyle reddetti. Mahkeme, uyuşmazlığın idari yargının değil, adli yargının görev alanına girdiğine hükmetti.

Olay, ilk olarak çalışma gerekçesiyle verilen bir oturma izninin yenilenme talebinin reddedilmesiyle başladı. İdarenin olumsuz kararının gerekçesi, izin sahibinin altı aydan fazla bir süreyle İtalya topraklarından ayrılmış olmasıydı; bu durum, 394/1999 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 13. maddesinin 4. fıkrasına aykırı kabul edildi. Başvuru sahibi, hastaneye yatışını ve ardından aldığı rehabilitasyon tedavisini belgeleyerek uzun süreli yokluğunu sağlık nedenleriyle açıklamıştı.

Mahkeme, sunulan belgeleri inceledikten sonra, başvurunun içeriği itibarıyla “çalışma” değil, “ailevi” nedenlere dayandığını belirtti. Bu nedenle talep, aile nedenleriyle oturma izninin yenilenmesi olarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda, 25 Temmuz 1998 tarihli 286 sayılı Göç Yasası’nın 30. maddesinin 6. fıkrası uyarınca, aile birliği hakkına ilişkin uyuşmazlıkların çözümü adli yargının yetkisine girer.

Mahkeme, davayı idari yargının görev alanı dışında olduğu gerekçesiyle reddetti ve başvuru sahibine, davayı yetkili mahkeme önünde yeniden açma imkânı tanıdı (İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca). Yargılama giderleri taraflar arasında karşılıklı olarak mahsup edildi.

Bu karar, ailevi nedenlerle oturma izni verilmesi veya yenilenmesi gibi işlemlerin — aile birliği hakkına ilişkin olanlar da dahil — idari değil, adli yargının görev alanına girdiğini teyit eden yerleşik içtihadı bir kez daha güçlendirmektedir.

İmza:
Av. Fabio Loscerbo

sabato 4 ottobre 2025

Toskana Bölge İdare Mahkemesi oturum izni reddi kararının yeniden incelenmesine karar verdi: Emniyet, Yabancılar Yasası’nın 5. maddesinin 9. fıkrasına göre farklı bir oturum izni verilme olasılığını değerlendirmelidir

 Toskana Bölge İdare Mahkemesi oturum izni reddi kararının yeniden incelenmesine karar verdi: Emniyet, Yabancılar Yasası’nın 5. maddesinin 9. fıkrasına göre farklı bir oturum izni verilme olasılığını değerlendirmelidir


3 Ekim 2025 tarihli ve 1581 sayılı kararıyla Toskana Bölge İdare Mahkemesi (İkinci Daire), Floransa Emniyeti tarafından verilen bir öğrenim amacıyla oturum izni yenileme talebinin reddine karşı açılan davayı kabul etti ve önemli bir hukuki ilkeyi yeniden teyit etti:
İdare, belirli bir oturum izni türü için yapılan başvuru kabul edilmediğinde, gerekli koşullar mevcutsa farklı bir izin türünün verilip verilemeyeceğini değerlendirmekle yükümlüdür.

Olayın özeti

Davacı, İtalya’da bir yüksek lisans programını tamamladıktan sonra öğrenci oturum iznini yenilemek için başvuruda bulunmuştu. Ancak Floransa Emniyeti, yeni akademik yıla kayıt belgesi sunulmadığı gerekçesiyle başvuruyu reddetti.
Davacı ise niyetinin aslında iş arama amacıyla oturum izni almak olduğunu belirtmişti. Bu izin, 286/1998 sayılı Yabancılar Kanunu’nun 39-bis.1 maddesi uyarınca, İtalya’da eğitim veya yüksek öğretim programını tamamlayan yabancılara tanınan bir haktır.
Savunmaya göre idare, başvurunun gerçek amacını anlamalı ve oturum izni türünün dönüştürülmesi ilkesini, yani 5. maddenin 9. fıkrasını uygulamalıydı.

Mahkemenin kararı

Mahkeme, kararın tercüme edilmemesiyle ilgili iddiayı reddetti ancak yetersiz soruşturma ve gerekçelendirme gerekçeleriyle başvuruyu kısmen haklı buldu.
Yargıçlar, Yabancılar Yasası’nın 5. maddesinin 9. fıkrasına göre idarenin, bir başvuruyu değerlendirirken sadece talep edilen izin türüyle sınırlı kalmaması gerektiğini; aynı zamanda başvuranın başka bir oturum izni türüne uygun olup olmadığını da incelemekle yükümlü olduğunu vurguladı.

Bu nedenle mahkeme, Floransa Emniyeti’nin ret kararını iptal etti ve idareye, başvuranın 39-bis.1 maddesi uyarınca iş arama izni veya başka bir uygun oturum izni hakkına sahip olup olmadığını belirlemek üzere dosyayı yeniden değerlendirmesi talimatını verdi.

Belirlenen hukuki ilke

Mahkeme, yerleşik içtihadı bir kez daha hatırlatarak şu ilkeyi teyit etti:
İdare, talep edilen izin türü geçerliliğini yitirmiş olsa bile başvuruyu doğrudan reddedemez; yabancının diğer izin türleri için gerekli şartları taşıyıp taşımadığını araştırmak zorundadır.
Bu yaklaşım, iyi yönetim ilkesini güçlendirir ve yabancıların ikamet hakkının fiilen korunmasını sağlar.

Sonuç

Toskana Bölge İdare Mahkemesi’nin bu kararı, yabancıların oturum izinlerine ilişkin başvuruların daha adil ve esnek bir şekilde değerlendirilmesi yönünde önemli bir adımı temsil etmektedir.
Karar yalnızca bir idari ret işlemini ortadan kaldırmakla kalmayıp, idarenin talepleri biçimsel değil özlü olarak değerlendirme yükümlülüğünü de vurgulamaktadır.


Avv. Fabio Loscerbo

Vicenza Bölgesel Komisyonu özel korumayı tanıdı: sürekli istihdam belirleyici unsur olarak kabul edildi

 Başlık:

Vicenza Bölgesel Komisyonu özel korumayı tanıdı: sürekli istihdam belirleyici unsur olarak kabul edildi

Makale:
12 Ağustos 2025 tarihinde Verona Uluslararası Koruma Tanıma Bölgesel Komisyonu – Vicenza Şubesi, hukuki ve pratik açıdan dikkat çekici bir karar yayınladı. Komisyon, uluslararası koruma talebini reddetmesine rağmen, özel koruma izni verilmesi için gerekli koşulların mevcut olduğuna hükmetti ve dosyanın 25/2008 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 32. maddesinin 3. fıkrası uyarınca ilgili Emniyet Müdürlüğü’ne (Questura) iletilmesine karar verdi.

Karar, başvuru sahibinin kişisel durumunun ayrıntılı bir değerlendirmesine dayanıyor. Başvuru sahibi, 2021 yılında, Fas’taki yoksulluk ve ekonomik istikrarsızlık nedeniyle göç ederek İtalya’ya ulaşmıştı. Komisyon, anlatılan olayların inandırıcılığını kabul etmekle birlikte, bunların uluslararası koruma veya tamamlayıcı koruma kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirtti; zira göç nedenlerinin kişisel nitelikte olduğu ve Cenevre Sözleşmesi’nin 1. maddesinde tanımlanan zulüm kategorilerine girmediği ifade edildi.

Bununla birlikte, karar özellikle 286/1998 sayılı Göçmenlik Yasası’nın 19. maddesinin 1.1. fıkrası ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesinin uygulanması bakımından önem taşımaktadır. Komisyon, kişinin ülkeden sınır dışı edilmesinin, İtalya’daki yerleşik iş ve sosyal yaşamı dikkate alındığında, özel ve aile hayatına saygı hakkının ihlaline yol açacağını değerlendirmiştir.

Sunulan belgelerden, başvuru sahibinin 2022 yılından itibaren düzenli olarak çalıştığı, yasal sözleşmelere sahip olduğu ve gelirinin giderek arttığı anlaşılmaktadır: 2022’de 2.000 avro, 2023’te 20.000 avro ve 2024’te 30.000 avro. Bu durum, sosyal uyum ve ekonomik bağımsızlıkla birleştiğinde, özel korumanın tanınması için belirleyici unsur olarak değerlendirilmiştir.

Komisyon ayrıca Freedom House, Human Rights Watch, Amnesty International ve ABD Dışişleri Bakanlığı gibi uluslararası kaynaklara dayanarak, başvuru sahibinin geldiği Beni Mellal/Khenifra bölgesinde, 251/2007 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 14. maddesinin (c) bendinde tanımlanan türde genel bir şiddet veya silahlı çatışma durumu bulunmadığını vurgulamıştır.

Bu karar, İtalya’da istikrarlı biçimde entegre olmuş yabancılar için özel korumanın, özel ve aile hayatına saygı hakkını korumaya yönelik temel bir yasal araç olduğunu kabul eden yerleşik bir içtihat çizgisine uygundur.

SEO Anahtar Kelimeler:
özel koruma, Vicenza Bölgesel Komisyonu, madde 19 TUI, madde 8 AİHS, oturma izni, D.Lgs. 25/2008, entegrasyon, düzenli çalışma, uluslararası koruma, göç hukuku.

İmza:
Avv. Fabio Loscerbo

giovedì 2 ottobre 2025

Lazio İdare Mahkemesi: Resmî ikamet kaydı olmadığı için AB uzun süreli oturum izni reddi onandı

 

Lazio İdare Mahkemesi: Resmî ikamet kaydı olmadığı için AB uzun süreli oturum izni reddi onandı

Lazio Bölgesel İdare Mahkemesi (Birinci Daire – Ter), 30 Eylül 2025 tarihinde yayımlanan 16876/2025 sayılı kararıyla (RG n. 7473/2022), Roma Emniyet Müdürlüğü’nün AB uzun süreli oturum iznini vermeyi reddeden kararına karşı açılan davayı reddetti.

Olay

Davacı, karara karşı yetki aşımı, kanun ihlali ve gerekçe yetersizliği iddialarıyla itiraz etti. İtirazında, “ikamet kaydında bulunamadığı için” nüfus kayıtlarından silinmiş olsa da, aslında geçerli bir adresi olduğunu ve bunun normal bir oturum izni için yeterli sayılması gerektiğini savundu. Ayrıca, idarenin yeni unsurları – örneğin Mart 2022’de alınan yeni ikamet belgesini – dikkate alması gerektiğini ileri sürdü.

Öte yandan, İçişleri Bakanlığı ve Roma Emniyet Müdürlüğü, Devlet Avukatlığı aracılığıyla temsil edilerek davanın reddini talep ettiler.

Mahkemenin gerekçeleri

Mahkeme, iddiaları haksız bularak şunları vurguladı:

  • Reddin verildiği tarihte (Nisan 2022), davacı hâlâ Temmuz 2019’dan beri Roma Belediyesi nüfus kayıtlarından “bulunamadığı” gerekçesiyle silinmişti;

  • Resmî ikamet ve istikrarlı bir konut durumunun kanunen, oturum izni almak için – ister çalışma ister uzun dönem oturum izni olsun – vazgeçilmez bir koşul olduğu;

  • Sonradan sunulan unsurlar, örneğin 2022’deki yeni ikamet belgesi, daha önce verilmiş kararın hukuka uygunluğunu değiştirmez, yalnızca yeni bir başvuruya dayanak oluşturabilir.

Mahkeme ayrıca, yerleşik içtihatlara atıf yaptı: ikamet kayıtlarında “bulunamayan” statüsünde olmak, oturum izni verilmesine veya yenilenmesine engel teşkil eder.

Kararın sonucu

Mahkeme davayı reddetti. Bununla birlikte, davanın özelliği dikkate alınarak yargılama masraflarının taraflar arasında karşılıklı olarak kaldırılmasına karar verildi. Ayrıca, tarafların kimlik verilerinin gizlenmesi talimatı, Gizlilik Kanunu ve AB Genel Veri Koruma Tüzüğü 2016/679 uyarınca verildi.

Kararın önemi

Bu karar, göç hukukunda temel bir ilkeyi bir kez daha teyit ediyor: kesin ve istikrarlı bir ikamete sahip olmak, AB uzun süreli oturum izni için vazgeçilmez bir şarttır. Nüfus kaydında bulunmama veya “bulunamayan” statüsü, başvurunun reddi için yeterli yasal gerekçe oluşturmaktadır.


✍️ Av. Fabio Loscerbo

KONU: Bağımlı çalışma izninin verilmesi için ikamet sözleşmesinin zorunlu ön koşul olması: Lazio Bölgesel İdare Mahkemesi’nin 17768/2025 sayılı kararı üzerine notlar

  KONU: Bağımlı çalışma izninin verilmesi için ikamet sözleşmesinin zorunlu ön koşul olması: Lazio Bölgesel İdare Mahkemesi’nin 17768/2025 ...