giovedì 10 aprile 2025

Gözaltındaki uluslararası koruma başvuru sahipleri: sürelerin askıya alınması, hızlandırılmış prosedür ve statünün ikili yorumu arasında

Gözaltındaki uluslararası koruma başvuru sahipleri: sürelerin askıya alınması, hızlandırılmış prosedür ve statünün ikili yorumu arasında

Av. Fabio Loscerbo tarafından

İtalyan Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 16 Aralık 2024 tarihli 32763 ve 32767 sayılı kararlarıyla, bir yabancı uyruklu kişinin gözaltında bulunduğu sırada uluslararası koruma başvurusunda bulunması durumunda uygulanacak gözaltı tedbirlerinin hukuki geçerliliği konusunda önemli açıklamalarda bulunmuştur.

Her iki karar da Anayasa Mahkemesi’nin 212/2023 sayılı kararının izinden gitmekte; ancak bu çizgiyi daha da ileri taşıyarak başvuru sahibinin maddi (fiili) ve resmi (hukuki) statüsü, hızlandırılmış prosedür süreleri ve gözaltı tedbirlerinin anayasaya uygunluğu gibi temel noktaları sistematik olarak analiz etmektedir.


1. Gözaltı sürelerinin askıya alınmasının hukuka uygunluğu

32763/2024 sayılı kararda Yargıtay, 142/2015 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 6. maddesinin 5. fıkrasını yorumlamıştır. Bu hüküm, bir yabancının gözaltında bulunduğu sırada uluslararası koruma başvurusunda bulunması durumunda mevcut gözaltı süresinin askıya alınmasını öngörmektedir.

Yargıtay’a göre bu askıya alma, gözaltı kararını geçersiz kılmaz; aksine, yargıç tarafından önceden onaylanan gözaltı tedbiri yürürlükte kalmaya devam eder. Bu görüş, İtalyan Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 304. maddesine dayanmaktadır: bu maddeye göre bazı durumlarda tutukluluk süreleri askıya alınabilir, fakat tutukluluğun kendisi geçerliliğini korur.

Yeni bir gözaltı kararı alınana ve bu karar yine 48 saat içinde yargıç tarafından onaylanana kadar, mevcut gözaltının yasal temeli geçerli olmaya devam eder.


2. Birincil ve ikincil başvuru sahipleri ayrımı

Yargıtay, birincil başvuru sahibi (başvuruyu özgürlük hâlindeyken yapan kişi) ile ikincil başvuru sahibi (başvuruyu gözaltındayken yapan kişi) arasında açık bir ayrım yapmaktadır.

Bu ayrım yalnızca prosedürel değil, aynı zamanda kişisel haklar ve devlet yükümlülükleri açısından da önemlidir. İkinci durumda, AB Direktifi 2013/33/EU madde 8/3-d uyarınca, başvurunun sadece sınır dışı işlemini geciktirmek için yapıldığına dair makul bir şüphe varsa, başvuru sahibinin gözaltına alınması mümkündür.

Yargıtay, "başvuru sahibi" statüsünün hem maddi hem de resmi yönleri olduğunu belirtmektedir. Başvuru niyeti beyan edildiği anda bazı temel haklar devreye girer; ancak bazı resmi işlemler için başvurunun resmî olarak kayda alınması gereklidir.

Bu nedenle, başvuru sahibinin maddi ve resmi statüsü en kısa sürede birleştirilmelidir. Bu gereklilik, 25/2008 sayılı Kararnamenin 26. maddesinin 2-bis fıkrasında da belirtilmiştir.


3. Hızlandırılmış prosedür: bağlayıcı olmayan süreler ve etkili koruma

32767/2024 sayılı kararda Yargıtay, 25/2008 sayılı Kararnamenin 28-bis maddesinde öngörülen hızlandırılmış prosedür sürelerinin bağlayıcı olmadığını vurgulamaktadır.

7 gün içinde mülakat yapılması ve 2 gün içinde karar verilmesi gibi sürelerin aşılması durumunda gözaltı otomatik olarak sona ermez. Ancak bu durumda kişi, standart prosedür kapsamında tam temyiz süresine ve otomatik durdurma etkisine sahip olur.

Ancak, bu sürelerin aşılması her zaman önemsiz değildir. Eğer idarenin ihmali veya makul olmayan bir gecikmesi söz konusuysa, bu durum yargısal denetime açık hale gelir.

Ayrıca, başvuru sahibine gecikme hakkında bilgi verilmemiş olması, gözaltının geçerliliğini etkilemez. Çünkü 25/2008 sayılı Kanun’un 27/3. maddesi bunu zorunlu bir unsur olarak tanımlamamaktadır.


4. Sonuç

Bu iki karar, uluslararası koruma hakkı, etkili yargısal koruma ve sistemin kötüye kullanımını önleme amacı arasında hassas bir denge kurmaya çalışmaktadır.

Yargıtay, hem idari işlemlerde hız ve dikkat gerekliliğini vurgulamakta hem de kişisel özgürlüklerin hukuki teminatlar çerçevesinde korunması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.

Ayrıca, kamu yönetimine yönelik dolaylı bir çağrı da yapılmaktadır: başvuruların resmî olarak kayda alınmasının gereksiz yere geciktirilmemesi, kişinin hukuki bir belirsizlik içinde kalmaması açısından elzemdir.


Av. Fabio Loscerbo
Bolonya'da avukat – Göç Hukuku Uzmanı

Nessun commento:

Posta un commento

Bildirim geçerliliği ve sığınma davalarında savunma hakkı: Roma Mahkemesi kararın gayriresmî öğrenilmesinin sınırlarını netleştiriyor

  Bildirim geçerliliği ve sığınma davalarında savunma hakkı: Roma Mahkemesi kararın gayriresmî öğrenilmesinin sınırlarını netleştiriyor Av....